Çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan, “tarihin taşlarla yazıldığı kent” 

Diyarbakırın Silvan içe sınırlarında bulunan ve milattan önce 1000 yılına ait kalıntıların bulunduğu 300 odadan oluşan ve bir kaleyi andıran Hasuni Mağaraları, Hıristiyanlığın ilk yayıldığı dönemlerde ve orta çağda önemli yerleşim alanlarından biri olarak gösterilmektedir. Dünyadaki ilk yerleşim yerlerinden biri olan Hasuni Mağaralarında ilk yerleşimin ise Asurlular tarafından gerçekleştiği belirtiliyor.

Geçmişte çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan, “tarihin taşlarla yazıldığı kent” olarak bilinen Diyarbakırda birçok tarihi yapı günümüze kadar ulaşmıştır. Bunlardan biri de Silvan ilçesinde bulunan Hasuni Antik Kentidir. Hasuni Mağaraları, arkeolojik değere sahiptir ve tarihi, mezolitik döneme kadar gider. Yontma taş devri olarak bilinen bu dönemde insanlar, yerleşik hayata geçmiş, kendilerini korumak ve avlanmak için taşları yontmaya başlamışlardır. Hasuni de bu dönemde kurulmuştur.

Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde Hasuni Mağaralar tarihi Hasuni Mağaraları, ülke genelinde yeterince bilinmese de her mevsim çok sayıda ziyaretçisini ağırlıyor.

Albat Dağı eteklerinde bulunan Hasuni Mağaraları, ilçenin en yüksek tepelerinde bulunuyor. Mağara içerisinde kaya parçaları üzerine oyularak yapılmış birbirine bağlı irili ufaklı 300 odadan oluşan ve bir kaleyi andıran Hasuni Mağaraları, kapladığı alan ve mağara sayısı itibariyle Anadolu’da emsal teşkil etmektedir. Bir kaya kilisesi olmak üzere iki kiliseye sahip olan Hasuni Mağaraları, koridorlarla birbirine bağlıdır. Mağaralarda sarnıçlar, taştan oyma su depoları ve su kanalları yer almaktadır. Kaya şehrinin en zirve noktasında ise uzun bir taş merdivenle çıkılan ve adak yeri olarak kullanıldığı tahmin edilen küçük bir alan bulunuyor. Kayalara oyularak yapılan ve birkaç bölümden oluşan Hasuni Kaya Kilisesi, Anadolu’daki en eski mabedlerinden biridir. Tepesi huni şeklindeki 4 katlı kaya kilisesinin yanında eğitim amaçlı kullanıldığı düşünülen bölümün içinde mini bir amfiye benzeyen 5 basamaklı merdiven vardır. Zamanla tahrip olmuş Hasuni Kaya Kilisesi, Hristiyanlığın yayıldığı ilk dönemlerden 13’üncü yüzyıla kadar kilise olarak kullanılmıştır.

Antik Hasuni Kaya Kilisesi’nin bütün duvarlarında, kayaların kazınmasıyla duvar delikleri ve kulplar yapılmıştır. Ayrıca, kapı üstlerinde ve pencere kenarlarına kazınmış farklı kabartmalar da bulunmaktadır. Kesme taş ve tuğla kullanılarak yapılmış olan kilise, mağara şehrinin eteklerindeki düz alanda bulunmaktadır. Kimler tarafından yapıldığı bilinmeyen kilisenin yapım tarihi kesin olmamakla birlikte 13’üncü yüzyıl olarak kabul edilmektedir. Yapımında Silvan yöresine özgü renkli kesme taşlar kullanılmıştır. Devasa kaya parçaları oyularak apartman şeklinde yapılmış mağaralardan oluşan Hasuni’nin görüntüsü oldukça ilgi çekiyor. Mağaraların aralarında kayalığın düzleştirilmesi ile yollar ve çıkış merdivenleri, sarnıçlar ve su arkları, kaya kiliseleri, dokuma atölyeleri gibi yerleşimin sosyal ve kültürel ihtiyacını karşılayacak yapıların yanı sıra Orta çağda inşa edilmiş bir kilise de bulunmaktadır.3, 5 ve 7 katlı olan, bu yönüyle dünyadaki ilk, çok katlı yerleşim yeri olduğu iddia edilen Hasuni Mağaralarında ilk yerleşimin ise Asurlular tarafında gerçekleştiği görüşü hakim. Bölgenin çok büyük bir bölümünde M.Ö. 1260-653 yılları arasında Asurların hüküm sürmesi bu iddiaya gerekçe olarak gösteriliyor. Gizemli mağaralar, dıştan bakıldığında bir kaleyi de andırıyor. Sırası ile Urartular, İskitler, Med İmparatorluğu, Persler, Büyük İskender, Partlar, Büyük Tigran İmparatorluğu uygarlıkları da mağaranın şekillenmesinde etkisi olan medeniyetlerdir.

Hasuni isminin geçmişiyle detaylı bir bilgiye ulaşılmasa da, Orta Çağ’da Hristiyanlığın ilk yayıldığı Mezolitik dönemde insanların ilk yerleşim alanı olarak kullandığı yer olarak bilinmektedir. Geçmişi çok uzun, kilisenin mevcut olması Hristiyanlığın da yayıldığı yer olduğu anlamına geliyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir